Kalabalıklardan korkmadan, yanından geçen bin bir çeşit insana aldırmadan İstiklali keşfe çıkmak...
Önce Salt Beyoğluna uğrayıp kat be kat büyütülmüş sanatsal ruhla bezenmiş atmosferde bir güzel nefes al, bir İspanyol, bir Fransız ve bir Almanla tüm vücudunu, mimiklerini ve derme çatma İngilizceni kullanarak muhabbete dal...
Seyrine, kokusuna, gözlerini kamaştıracak sayıda kitabına doyum olmayan ıssız bir pasajda seni bekleyen bir sahafçı keşfet...
Hep tanışmayı ertelediğin Kafka ve Saint Exupery ile nostaljik, elden ele geçmiş kitapların yardımıyla bir buluşma gerçekleştir ve at onları çantana...
Sonra mı?
İstiklaldesin etrafa bir kulak ver. İllaki vardır seninde kulağına hitap eden bir ses...
Derken 3 çello ve bir keman belki seni karşılar...
Sweet dreams are made of this
Who am I to disagree
I travel the world and the seven seas
Everybody's looking for something.....
Bir bozukluğu hak etmediler mi sence de?
İşte böyle; then, Feel the Sunday...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder