23 Mart 2015 Pazartesi

Sene 2015 ve Onlar Hala İnsanlar...





Gel, asırlardan uzan da tut ellerimi sımsıcak
Yoksa bendeki çocuk da böyle çaresiz kalacak
Öfke, ile beslenen çocuklar yalnızdırlar

Ve ümitleri çiçeklerden, acıları tarihlerden 
Senin gibi benim gibi, onlar da hep insandılar 
Ve sevgiye inandılar 
Ve saygıya inandılar

Onlar biraz terk edilmiş biraz küskün çocuktular
Sanki biraz incitilmiş sanki yetersiz sevilmiş
Sanki utandılar kavgadan ve sustular

Hep incilenen gözyaşları kurusun inançlarında 
sene 1945 onlar da hep insandılar 
ve sevgiye inandılar
ve saygıya inandılar
senin gibi benim gibi...
                                                                                               Sezen Aksu


                                                                                                                          











20 Mart 2015 Cuma

Gezginler Postası











İlk değil
Bu son değil
Bu ilk telaş son hazan değil
Eskimiş yüzüm aynalarda
Gözlerim dalar zamanlara...  






Bir tebessüm yeter tanışmaya, paylaşmaya...Boşuna değil, sadakadır tebessüm...

Aynalarda yüzümüzün eskidiğini anlamaya fırsat vermez buralar. Çünkü hep gençtir buralar ve hep bu yüzden aldatırlar, aldanırlar...

Görmeyiz bizden olmayanları. Oysaki onlar bilirler kimler geldi, kimler geçti buralardan.
Onlarda gençtiler. Gelip geçenlerle gençliklerini geçirdiler, aldanan yüzleri izlediler...
Umutlandılar, heyecanlandılar, kendilerini aradılar ve de kendilerini buldular.

Biz "since" bilmem kaç yılının siyah beyaz resmine bakarken onlar renkli hatıralarına baktılar...

Belki bizim kadar okumadılar ama çok okuyanın değil, çok gezenin bildiğini gösteren gözleriyle bizlere baktılar...

Bizim onları içimize, aramıza almaya ihtiyaçları yoktu. Onlar zaten buradandılar. Ama sanki yaş geçmiş iş bitmiş dercesine sandalyeler onlardan uzaklaştılar ve hep bize yanaştılar...




Bildikleriyle değil, yaptıkları ile ilham oldular...

Onlar ki 80 yıllık ömürlerine dünyaları sığdırmışlar, bir mehtap seyri uğruna Tac Mahal'e iki kere vardılar, Niagara şelalesinin esintisi altında soluklandılar, Amerikayı karışladılar. Ve tabi öncesinde kendi vatanları ile hem hal oldular...

Sonrada gelip yıllar içinde nice gençlerin yaşlandığına şahit olan meşhur "Börekçi"mizde yanımıza oturup yediğimiz böreğin değil gördüklerimizin, göreceklerimizin hatıralarımızda canlı kalacağını bize hatırlattılar...

Bir de yanımıza oturduğu için teşekkür etmezmi hiç.. Ah isminin değil Albay oluşunun bilinip karış karış gezmeleriyle genç kalan amca asıl biz sana bizimle konuşma inceliğinde bulunduğunuz için teşekkür ederiz...











Ve de dünyayı Hindistan'dan gezmeye başlayın tavsiyesinde bulundular :)